Böyle salaş, abur cubur şeyler bazen daha hoş geliyor gözüme. Renk güzel, tasarım güzel, kalite güzel, e hal böyle olunca ortaya çıkan yastık ta güzel ötesi bişey oluyor. Her yere herşeye uyumlu.
Çok şık zarif ve yapılışı da bir o kadar kolay "alyans yastığı" İsterseniz nişanınızda isterseniz nikahınızda kullanın, yapın yada hediye edin. Biraz sabır ve marifetle bu güzelliğii herkes yapabilir. Hatta kendinize göre özgünleştirebilirsiniz.
Hemde ne ağırlık, belli bir yaştan sonra hastalıklar baya bir sarsıyor insanı. Bu aralar iş güç, kurs, kosgeb, koşuşturuma derken gecen hafta yakalandığım yağmurla gelen ıslanmadan sonra, zatürreye yakalanmış bulunmaktayım. Önce şifayı kaptım diye, gribin beni beklediğini tahmin ediyordum ama maalesef tahminlerim tavan yaptı. Şiddetli öksürük, aksırık, terleme, sıtma üşütme derken hastalık adına ne varsa yaşıyorum, bir iki hastane koşuşturması sonucu kuvvetli iğne-ilaç takviyesi ile iyileşeceğimi umuyorum. Yataktan kalkamıyorum, sürekli ter-sıtma ikilisi beni yerimde dans ettiriyor. Zaten epeydir kopuk olduğum sizlerden ve blogumdan iyice bir uzaklaşma oldu, tedavim biraz daha uzun sürecek gibi, merak eden dostlarıma bunu haber vermeyi borç bildğimden kızıma yazdırdığım bu yazımla bir ses vereyim dedim, inşallah hastalıktan ve başladığım işin yoğunluğundan kendimi kurtarır kurtarmaz eski günlerime dönücem.
Hepinizin bu mubarek gecenizi kutluyor, hayırlara vesile olmasını dileyerek, sevgi ve selamlarımı yolluyorum. Zatürre'nin dayanılmaz ağırlığından, dayanılmaz hafifliğine kavuşmak adına dualarınızı eksik etmeyeniz.
Geçtiğimiz hafta İzmir imizin en yeşillik mesire yerlerinden "Emiralem" deydik, eşimin kuzenin bahçesi olunca arada toplanıyoruz cümbül cemaat...Nedense böyle günlerde de börek yapma işi bana düşüyor, toprak fırında pişen bu ev böreği pek lezzetli pek çıtır çıtır oldu. Mecbur kalmadıkça hazır yufkaları kullanmıyorum, elde açılmış gibi olmuyor. Gerçi böyle iki tepsi yapınca feleğim şaşıyor ama, yiyenlerden bol tezzeruhat alınca da yorgunluğa değiyor:)
Gelelim nasıl yapıldığına, ben iki tepsi yaptığım için malzemelerin iki katını kullandım, yaklaşık 2 kg. un ancak yetti.
Malzemeler
2 kg. un (söke un veya sinagil un harika)
Bir miktar sıvı yağ
Bir miktar sirke veya limon suyu (kıtır olmasını sağlıyor)
1. Hızlı kilo verip tekrar almak vücudunuzun zayıflamaya karşı direncini arttırır ve giderek kilo vermeniz zorlaşır. Metabolizma alt üst olur.
2. Yapılan yeni araştırmalara göre meyve, sebze ve yeşil bitkileri bol yiyen kişilerin daha az kanser ve kalp hastalığına yakalandığı tespit edilmiştir.
3. Hazırladığınız kekin üzerine eritilmiş çikolata dökeceğiniz zaman, çikolataya biraz tereyağı katın. sonucunda hem lezzet verir hem de çikolatayı yumuşatır.
4. Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın. Çiviyi öyle çakın, böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
5. Kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce ortasına bir şerit alüminyum folyo koyun. Böylece kekinizi pişirdikten sonra kolayca çıkarabilirsinız.
6. Bayatlamış ekmeklerin üzerine su serpin ve folyo kağıda sarıp 5-10 dakika fırınlayın. Böylece taptaze olacaktır.
7. Fırında patates yapmadan önce 10-15 dakika haşlayın ve çatalla delin. Böylece daha kolay pişecektir.
8. Patlıcanları pişirmeden önce tuzlayın ve bir süre bekletin. Daha sonra soğuk sütten geçirin ve kurulayın. Patlıcanlar daha lezzetli olacaktır.
9. Tart hamuru açarken hamurun sertleşmemesi ve kıvamının bozulmaması için; hamuru bir naylon poşete koyup merdane ile yuvarlayarak açın.
10. Öğünler arasında acıktığınızda kuru erik yiyin. Kuru erik kan şekerinin düşmesini engeller. Ancak fazla abartmayın çünkü bir kuru erikte 8 kalori var.
11. Evde pasta yaparken kullandığınız meyve ve şekerlemelerin dibe çökmesini istemiyorsanız pastanıza bir miktar mısır unu ilave edin. Meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.
12. Patates pürenize değişik bir koku vermek istiyorsanız içine bir miktar hindistan cevizi atın. Tadının çok değiştiğini göreceksiniz.
13. Meyveli kek yaparken, meyvelerin kekin dibine çökmemesi için meyveleri önce una yada nişastaya bulayıp bir süre bekletin ve ardından kek harcına katın.
14. Kahvaltı ya da çay saati için hazırladığınız hamur kızartmalarının daha lezzetli olmasını istiyorsanız, hamura eklediğiniz kabartma tozuna biraz toz şeker katın.
15. Satın aldığınız kır çiçeklerinin daha uzun süre dayanarak vazoda güzelliklerini korumasını istiyorsanız, suyuna birkaç damla çamaşır suyu koyun. Daha uzun ömürlü olacaklardır.
16. Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilk yıkamada bir gece soğuk suda bekletin, sonra yıkayın, çekmeyeceklerdir.
17. Hamur işi ile uğraştığınız zaman mutfağınızın tezgahı kirlenir. İşiniz bitince tezgahı kolayca temizlemek için bir miktar tuz serpin ve nemli bir bezle silin. Böylece tezgahınız kolayca temizlenecektir.
18. Duvar kağıtlarını yenilemek istediğinizde eski kağıtları çıkarmak her zaman sorun olur. Ilık su dolu bir kaba bir miktar bulaşık deterjanı dökün ve karışıma batırdığınız süngerle duvar kağıtlarını silin, kolayca çıkacaklardır.
19. Tart hamuru hazırlanırken topak topak olursa 1 adet yumurtanın sarısını ekleyin ve iyice yoğurarak yumurtayı hamura yedirin.
20. Evinizdeki menekşelerin daha çok çiçek vermesini istiyorsanız, toprağına yumurta kabukları karıştırın. Böylece menekşeleriniz daha sağlıklı ve daha güzel çiçekler açacaktır.
21. Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsanız bir dilim limon ile ovun. Böylece yumuşacık olacaklardır.
22. Etin yumuşak olması için haşlama suyuna limon suyu yada sirke katın. Ancak kızartacaksanız bir gece sirkeli ve sıvıyağlı sosun içinde bekletin. Sosun içine taze bitkilerden ince ince kıyarak lezzet katabilirsiniz. Ardından eti hiç yağ koymadan kızartın.
23. Satın aldığınız kahveyi taze saklamak istiyorsanız cam kavanoza boşaltıp içine iki adet kesme şeker atın. Ağzını sıkıca kapatın. Kahvenizin taze kaldığını göreceksiniz.
24. Limondan daha fazla su elde etmek istiyorsanız, limonu yıkayıp kuruladıktan sonra çatalla bir kez delin, sonra suyunu sıkın.
25. Satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise bir gece boyunca plastik bir torbada elma veya armutla saklayın.
26. Eğer ayaklarınız çok ısınıp şişiyorsa onları saatlerce sıcak suda bekletmeyin, aksine kolonya ile ovalayın. Bilekleriniz ve ayaklarınız şişmeyecektir.
27. Kurabiyeleri sıcakken tepsiden çıkarırsanız tepsiye yapışmaz. Ancak sıcakken çıkartamadıysanız soğuduktan sonra 1-2 dakika tekrar ısıtıp çıkartın böylece kurabiyeler parçalanmaz.
28. Eğer cildiniz kuru ise bir muzu ezin, içerisine bir çay kaşığı bal veya bademyağı karıştırıp yüzünüze sürün. Birkaç dakika bekleyip ılık su ile yıkayın.
29. Kuru fasulyeleri dağılmadan pişirmek istiyorsanız tuzu ve salçayı ya da domatesleri fasulyeler yarı piştikten sonra koyun.
30. Kızartma kokularının bütün eve yayılmaması için yağın içine bir iki dal maydanoz atın.
31. Ekşi elma şeker hastaları için ideal bir meyvedir. 100 gramında 58 kalori bulunur. Kan yapıcı özelliğinden ötürü doktorlar tarafından büyüme çağındaki çocuklara ve hastalara önerilir. Hazmı kolaylaştırır, böbrekleri çalıştırır.
32. Maydanozdan daha fazla yararlanmak için saplarını da kullanın. Maydanoz saplarını atmayıp iyice temizledikten sonra çorbalarda kullanabilirsiniz.
33. Az miktarda yağ, süt, su vs. ısıtmanız gerektiğinde tencerenizi kirletmenize gerek yok. Bir kepçe yardımı ile bu işleri hemen yapabilirsiniz.
34. Pilavın tane tane ve beyaz olmasını istiyorsanız içine 3-4 damla limon suyu koyun.
35. Bir büyük soğanı dörde bölün ve orta boy bir bal kavanozuna koyup iyice karıştırın, 24 saat bekletin. Şurup haline geldiğinde soğuk algınlığı olan (öksüren) kişiye sabah, akşam bir yemek kaşığı verin. Soğanın içerdiği yağlar öksürüğü kesecektir.
36. Uzun zaman kullanılan konserve açacakları artık işlevini görmüyorsa, bir gece sıvı yağda bekletin pasının gittiğini ve eski haline döndüğünü göreceksiniz.
37. Mısırları haşlarken daha lezzetli olması için tencereye bir çay kaşığı şeker atın. ayrıca mısır kabuklarını yıkadıktan sonra onları da koyabilirsiniz.
38. Kızartma yaptıktan sonra kokmasını istemiyorsanız, bir kapta sirkeli su kaynatın.
39. Patlıcanları soyduktan sonra beklettiğinizde kararmasını önlemek için, bir süre limon suyu katılmış suda bekletin. Böylece hem renginin kararmasını hem de tadının acılaşmasını engellersiniz.
40. Kuru fasulyeyi haşladığınız suyu dökmeyin, soğuduktan sonra bitkilerinizi sulayın. Bu bitkileriniz için çok yararlı ve sağlıklıdır.
41. Nane çayı, mide gazını geçirerek, doluluk hissini ortadan kaldırır ve aynı zamanda hazmı kolaylaştırır midenin daha çabuk boşalmasını sağlar. Nane çayını, kuru naneyi sıcak suya atıp 10 dakika demleyerek elde edebilirsiniz.
42. Tavuğun üzerine limon suyu sürer ve tuz serperseniz tavuğun nar gibi kızardığını görebilirsiniz.
43. En iyi yemek, dibi kalın ve düz tencerede pişer.
44. Salçanın kutusunu açtıktan sonra hemen küflenmemesi için üzerine sıvı yağ dökebilirsiniz.
45. Kızartma yaparken yapın patlayıp sıçramaması için, bir tutam tuz atmanız yeterlidir.
46. Romatizma ağrılarınız tuttuğu zaman sabahları kuru üzümün suyunu çıkarın ve bir bardak için. Çünkü üzüm suyu romatizmaya karşı doğal tır.
47. Teflon tavalardaki lekeleri çıkarmak için, bir bardak suya 2 çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Tavanın içinde bu suyu 10 dakika kaynatın.
48. Paslanmaz çelik tencereniz matlaşırsa, biraz sirkeyi ateşe koyup ısıtın. Sonra yumuşak bir bezi ılık sirkeye batırarak iyice ovun. Sonra iyice durulayın.
49. Yemeğe fazla tuz attıysanız tencerenin içine birkaç parça çiğ patates kabuğu atın, fazla tuzu çektiğini göreceksiniz.
50. Etlerin daha lezzetli olması için bir kahve fincanı süt, bir kahve fincan zeytinyağı ve bir kahve fincanı soğan suyu karışımı ile ovun. 12 saat kadar buzdolabında bekletin.
51. Buzdolabınızdaki kokuları gidermenin en iyi yolu bir kaba biraz süt koyup dolabın bir köşesine yerleştirmektir.
52. Kalamarı kızartmadan önce süte batırırsanız daha yumuşak olur.
53. Keki fırından çıktıktan sonra 15 dakika ıslak bir bez üzerinde bekletirseniz, bıçağı kekin çevresinde şöyle bir dolaştırdıktan sonra kalıbından kolayca çıkarabilirisiniz. Ancak kek hamurunu kalıba dökmeden önce kalıbı yağlamayı da unutmayın.
54. Dondurulmuş gıdaları çözerken çabuk çözülsün diye sıcak bir ortama koymayın, bakteri ve mikrop üremesine neden olursunuz. en iyisi buzdolabının en alt rafına koyup ağır ağır çözdürmek.
55. Bayat ekmekleri kare kare kesip kızarttıktan sonra kapaklı bir kavanoza koyup buzdolabında çorbalarınızda kullanmak üzere saklayabilirsiniz veya robotta öğütüp galeta unu niyetine de kullanabilirsiniz.
57. Mikro dalga fırınlar zannedildiği gibi zararlı değildir aksine yemeklere zarar vermez. Yiyeceklerin vitamin değerlerini daha çok muhafaza eder. Yemekleri gereğinden çok ısıtıp bekletmek yüzünden oluşan bakterileri de engellemiş olur.
58. Sebzeli güveç yaparken vitamin değerlerinin düşmemesi ve lezzetlerinin bozulmaması için sebzeleri çiğ olarak koyun.
59. Yoğun tempo yüzünden kendinizi yorgun ve bitkin hissediyorsanız bol bol taze hurma yiyin.
60. Meyvelerin arasına herhangi bir tür yapraklardan yerleştirirseniz meyveler uzun süre taze kalır.
61. Hazırladığınız beşamel sosun ateşten alınmasına yakın içine çekilmiş ceviz , adaçayı yada nane atarsanız hoş lezzetler elde edersiniz.
62. Toprak çömlek ve tencereler yeni alındıklarında küçük çatlaklar sebebiyle kırılma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bunun için kullanmadan önce 3/4'ünü sirkeli sıcak suyla doldurun 24 saat bekletin ve soğuk suyla yıkayın.
63. Portakalları sıkmadan önce bir süre soğuk suda bekletirseniz daha fazla su verirler.
64. Bir elmanın kabuğunu lahananın pişme suyuna katarsanız hem hazmı kolay olur hem de koku çabuk yok olur.
65. Mart ayının ilk günlerinde bahçenizdeki gülün kökünün yanına yaklaşık 5 cm derinliğine bir diş sarmısak gömerseniz gülü yaz boyunca zararlı böceklerden korursunuz.
66. Şömine yada barbekü küllerini bahçenizde gübre olarak kullanabilirsiniz, üstelik bu çok faydalı.
67. Peynir kesmeden önce bıçağı soğuk suya tutarsanız hem peyniri daha kolay kesersiniz hem de bıçağınız daha kolay temizlenir.
68. Balık kızartma yağının içine kırmızı biber serperseniz bu balığa değişik bir lezzet verir ve ayrıca balığın rengi çok güzel ve parlak olur.
69. Patatesleri soymadan önce 10 dakika kadar sıcak suya koyar sonra soyarsanız zorlanmadığınızı göreceksiniz.
70. Meyve salatası yaptığınızda eğer servis için daha vakit varsa meyvelerin kararmaması için üzerlerine limon dilimleri koyun. servis ederken dilimleri alabilirsiniz.
71. Tereyağı donduysa sıcak bir kaba koyarsanız yumuşar.
72. Patates kızartmasının kıtır kıtır, gevrek olmasını istiyorsanız, patatesleri una buladıktan sonra tavaya atmalısınız.
73. Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür. Kaynamış suda oksijen azalır... Bu da buzun mat
görünmemesini sağlar.
74. Balığı ayıklamadan önce üzerine bir miktar sirke dökerseniz balığın yüzgeçleri daha kolay temizlenir
75. Soğan doğrarken gözünüzün yanmaması için,soğanı doğradığınız sırada bir miktar ekmek çiğneyin.
76. Kızartma yaparken kızgın yağın çevreye sıçramasından çok pratik bir yolla kendinizi koruyabilirsiniz. Yağı kızdırmadan önce tavanın içine bir miktar tuz atarsanız, yağınız sıçramayacağı için güvenle kızartma yapabilirsiniz. Tuz, yağın içindeki sıçramaya sebep olan nemi alacaktır.
77. Balik kizarttiktan sonra mutfaga sinen kokuyu gidermek için bir kapta: 1 çay bardagi su ve 2 çorba kasigi sirkeyi kaynatiniz
78. Suyunu siktiginiz limon kabuklarini atmayiniz.Çelik esyalarin, biçaklarin parlatilmasinda kullanabilirsiniz
79. Domatesin kabuğunu kolay soymak için, kaynar suya daldırıp, bıçağın tersini domatesin yüzünde ağır ağır gezdirin.
80. Soğan soyarken gözlerinizin yaşarmaması için soğanı içi su dolu bir tasın içinde soyun.
81. Mayonez hazırlarken eğer sos kesilirse, bir yumurta sarısını 2-3 damla sirke ile çırpın ve yeterli miktarda zeytinyağı ile koyulaştırın. Bu karışımı kesilen sosa çırparak yedirin.
82. Kuru bakliyatları bir gece önceden ılık suya koyun ve haşlarken içine biraz karbonat ilave edin.
83. Tuz bazen sütü keser. Bu nedenle, beşamele ve diğer sütlü soslara, kıvamı bulduktan sonra tuz koyunuz.
84. Türk kahvesinin nem aldigini farkederseniz, kahve dolu kavanozun içine 1-2 tane kesme seker koyun
85. Tuzluklarinız tıkanıyorsa biraz pirinç koyunuz
86. Buzdolabiniz bozuldu, ya da artik bos yer yok. Temiz bir kovayi musluk suyu ile doldurun. Içine bir çorba kasigi sofra tuzu atin. Siseleri daldirin. Yeterince soguyacaklardir.
87. Yemeğiniz tuzlu olduysa, tencereye birkaç parça çig patates atin. Fazla tuzu çekecektir.
88. Gözleriniz mi yasariyor? Sogani, içi su dolu bir tasin içinde soyun. Sıkıntıdan kurtulursunuz.
89. Pisirme suyuna bir kasik sirke koyun. Hem rengi sapsari kalir, hemdaha lezzetli olur.
90. Ceviz lekesini ellerden çıkarmak için, eller önce 1-2 dakika kadar sirkeye batirilmis bir pamukla ovulur. Sonra da soguk suyla ovulur. Ardindan soguk suyla yikanir. Ceviz lekesi tamamen çikar.
91. Bakir kapları parlatmak için, bir bezi sirke ile hafifce islatip, bakiri ovun. Kaplariniz piril piril olur.
92. Sıktıgınız limonları atmayın, degersiz olarak gördügünüz limon kabuklarini günesli bir yere koyup kurutursaniz, iyi bir temizleme aracina sahip olursunuz. Bu kurumus kabuklarla, özellikle isli ve yagli mutfak esyalarinizi ovarken, sasirtici sonuçlar alirsiniz.
93. Yagli şişeleri önce deterjanla yikayin. Sonra durulanan sisenin içine sodali su koyarak sallamaya baslanir. Bes dakika kadar sallanan sise çalkalanip bu sefer içine kahva telvesi ilave edilir. Bir süre bu sekilde sallanan sise kisa bir zaman sonra yaglardan tamamen temizlenmis duruma gelecektir.
94. Mutfaktat tikali lavabolarin açilmasi için lastik pompalarla dakikalarca açmak için ugrasmayin. Kaynar sodali su, tikali delikten dökülürse, tikali yer hemen açilacaktir.
95. Sogan kokusu ellerden çikarilabilir, evvelden hasladiginiz patatesi mutfaktaki isiniz bitince elinize sürerek ovusturunuz. Bu isleme bes dakika kadar devam ediniz. Ellerinizdeki kokulari alip götürecektir.
96. Mutfaktaki haserelerle savasa son, mutfakta özellikle dolaplarda dolasan hamam böcegi, karinca gibi haserati yok etmek ve bir daha gelmemelerini saglamak için bu haseratin dolastigi yerlere, dolaplara terebantin sürmek kesin yoldur.
97. Ne kadar zordur sikismis kavanoz kapaklarinı açmak. Oysa kapagi biraz ocak atesine tutarsaniz, kolayca açilir. Veya kaynar su dolu bir kaba, kavanozu ters çevirip, kapagini sokarak da ayni sonucu aliriz. Bir de kavanozun altindan kuvvetlice elimizle vurarak da sikisan kapaktan kurtulabiliriz.
98. Ekmekleri düzgün kesmek için bazen zorlaniriz, özellikle taze ekmek hemen hamur olur. Oysa biçagimizin ucunu biraz atese tutarsak daha kolay yapabiliriz.
99. En iyi cins rafine unlar çok beyaz renkte veya hafif sarıya çalar beyazlıkta olanlar ve ele yumuşak gelenlerdir. Unun kalitesini anlamak için, avuç içine bir miktar alarak sıkın. Un etraftan fışkırırsa kuru ve kaliteli, avuç içinde kalıp gibi kalırsa, rutubetli demektir. Rutubetli un daha az dayanır, unu ne kadar rutubetsiz ve hava alan yerlerde saklarsanız, o kadar uzun süre kullanabilirsiniz.
100. Kahvaltı sofralarının vazgeçilmez yiyeceği olan balın saklama koşullarına dikkat edilmezse şekerlenir ve besin değeri kaybolur. Bu yüzden bal kavanozunu sıcak olmayan serin ve karanlık bir yerde saklamak daha iyi olacaktır. Gün ışığı alan bal bozulur. Ayrıca kavanozun kapağı açık kalırsa nem alır ve tadı acımtrak olur.
101. Mikro dalga fırınlar zannedildiği gibi zararlı değildir aksine yemeklere zarar vermez. Yiyeceklerin vitamin değerlerini daha çok muhafaza eder. Yemekleri gereğinden çok ısıtıp bekletmek yüzünden oluşan bakterileri de engellemiş olur.
Ampülün parti simgesinden başka böyle şirinlikleri de oluyormuş yani:) Çocukların gençlerin partilerinde veya diğer özel günlerin organizasyonunda ideal bir çalışma. Yanmış işe yaramayan lambalar bir bakmışsınız "şeker kavanozu" olmuş. Yabancıların bu doğallığına ve sadeliğine bayılıyorum. Özellikle kendiemeklerine böyle değer vermeleri çok hoş. Hazıra o kadar alışmışız ki, emek denilen değeri yakında unutucaz gibi...
Son yıllarda o kadar doğallıya ve doğaya açız ki, kelime dağarcığımız bile bu anlamda epey bir gelişti, "organik, ekolojik" gibi kelimeler son on yılın kahramanları oldu. Üzerinde çalıştığım işle ilgili olarak "ekolojik deterjan" araştırması yaparken bakın, gündelik hayatımızda kullandığımız deterjanların faydası olduğu kadar zararları nelermiş. Bir yandan temizlerken ve temizlenrken bir yandan doğayı nasıl kirlettiğimizi bilmek gerekir. Tabi bunu bilmek yeterli olmuyor, sonucuna ulaşmak, çözümüne varmak diyorsanız haklısınız çünkü ne yazık ki sağlıklı yaşamanın herşeyden daha çok bedeli var, artık sağlık=kalite olmuştur. Bunun içinde bizim sevgili dahiyane proje sahibi yöneticilerimizin umarız sağlığımzla ilgili süper öncelikleri olucaktır, Allahın günü çok bir gün olur elbette, ömrümüz buna vaki olurmu bilemem!!
Deterjanlalarla ilgili by yazıyı okuyunca sanırım bana hak veriveksiniz...
Yine bir maske tarifi var bugün. Yüzümüzde ki sivlce yada benzeri şikayetler her yaşın özellikle genç ve orta yaşın derdi. Özellikle belli biir yaştan sonra kendini yenilemeyen deri hücreleri, sivilce sonrası lekelere en büyük neden. Orta yaşlarda başlayan yaşlanma telaşı bizleri çeşitli para tuzaklarına sevk ediyor, en iyi yol bence doğal olanı. Suna Dumankaya'dan hazırlanışı basit ama faydalı olabilecek bir maske.
İşte badem yağı ve iç bakladan oluşan maske tarifi
Sabah pek tv bakamıyorum ama bugün fox tv de Ömer Çelakıl'ın programında İbrahim Saraçoğlu konuktu, yine mesleği ile ilgili bilgiler verirken programına Fransa'dan bir konuk katıldı, kendisinin 10 yıldır yüksek tansiyon hastası olduğunu ve kolestrolünün sürekli yüksek olduğunu ancak bu kür ile hayatının normale döndüğünü anlatıp İbrahim Saraçoğluna program nezdinde teşekkür etti (umarım asparagas tel bağlantısı değildir, çok kuşkucu toplum olduk ama ne yapayım duyduklarımız gördüklerimiz beni buna itiyor) Gerçi bakıldığında tamamen bitkilerden ve doğanın ürünlerinden oluşan bu kürün yan etkileri olduğunu düşünmüyorum ama siiz yinede bir bilene danışmadan bunu yapmaya kalkışmayın, tansiyonu düşük olanlara ters etki yapabilir. Bu yazım sadece bilgilendirme ve tavsiye amaçlıdır.
Cümleten selamlar efendim, yine kayıplara karışıyorum ama, bu becerksiz blogger hem kursu hem çalışmayı hem anneliği hem ev hanımlığını bir arada yürütemiyor. Birinden biri muhakkak eksik kalıyor, artık iyce alışıncaya kadar affola diyorum. Bu yüzden sizleri ara ara ziyaret etsem de yorum yazmaya veya cevaplamaya şimdilik vakit bulamıyorum, buna rağmen karşılık beklemeden arayana sorana, yorum yazana çok teşekkür ediyorum ve hemen gecikmiş bir kutlamayla devam edyorum, anne olan, anne olmaya hazırlanan, annesini kaybeden herkesiin bu anlamlı günlerini kutluyor, tüm annelere evlatlarıyla sağlıklı sıhattli günler diliyorum.