Hepimizin bildiği örnek bildiği örgü ama yapınca yapılıyor işte. Hem koltuk örtüsü hem kırlentler takım. Bunlar benim tarzım diyen varsa hemen eline tığı alsın. İnsanın içi açılıyor bunları gördükçe. Yine aynı kişi.
Tığ işi saç örgüsünü hiç görmemiştim. Böyle hamartalar varken daha görmediğimiz bilmediğimiz kimbilir neler var. Eğer bu da şiş ile örülen saç örgüsü gibi aynı mantıkla yapılyıorsa yapılır o zaman. Yada başka şekilde.
Resimlerin kopyalanması yok ben başka yöntemle aldığım için ve anlaşılsın diye büyüttüğüm için biraz bulanık gibi ama yinede anlaşılıyor. Eğer satın almak isterseniz sitasinden temin edebilirisiniz. Sahibi burada.
Bugün sizlere yünden örgüden tığ işinden nasıl güzellikler yapıldığını göstericem. Bu işi kaliteyle birlikte sanayiye dönüştürmek akıl işi, bu sitede yok yok, elleri mahareti baya bir güçlü bu hanıma bravo demek lazım. Resimleri büyük yayınladığım için isteyen bakarak çıkarabilir. Sahibine teşekkür etmek lazım...
Yine bebişlere şirinmi şirin bir takım var karşımızda. Önlüğü ve patiği bir arada. Bu hatunumuz "ser veririm sır vermem" diyor, yani işi ticarete döktüğü için meslek sırrı olmuş anlıycanız bu cicilerin yapım aşaması. Ama olsun ben yaparım diyorsanız sizi buraya alalaım. Fiyonklu patiklere bayıldım. Ne zaman bunlara sıra gelicek bilmiyorum ama bu fıtıklardan yeni aldığım makina kullanmadan eskiycek:(
Hoş olmuş u laleler. "çiçek pazarından alınan sarı laleler" gibi olmasa da şirin. Hem kalan yünler değerlenir, hem vazolar şenlenir. Sanırım sap olarak ta, "şiş" kullanılmış. Onların fazlası olurmu evde bilemem ama başka alternatif düşünülebilinir. Yapılışı var ve hakikaten sarı renkte örülse fena olmaz:)
Hakikaten sabır lazım, hem öyle böyle değil, baya bir sabır zaman ve bir o kadar yün lazım...Sonuca değer mi? evet değer. Orjinal, sıradışı ama zarif bir emek çıkmış ortaya, tabi 780 $ ben koltuk takımı alırım derseniz o başka:) Birde bunu kışın kullanmak lazım, yazın sıcaklar da insan görmeye bile tahammül edemz sanırım.
Bayram da memeleketim olan Havran'a gideceğim için, yeğenlerime elemeği bir iki şey hazırlamak istedim, nette kız yeleği elbisesi tarzı örnek ararken bunu gördüm, ayrıntı yok, yapılışı yok. Artık buradan çıkarabildiğim kadar yapmaya çalışıcam. Böyle örgüleri sürekli örüpte sayı olarak bilgisi olan varsa yardımnıa başvurabilirim. Çok hoş ve zarif bir bebek elbisesi olmuş. Sahibi ise burada...
Babetler, patikler, çoraplar...yere çıplak ayak basamayanlarla birlikte, sadece kışın aklımıza gelen bu ayak dostlarından biri daha karşımızda. Ben çok beğendim, özellikle lastikli olması, minicik ayaklarından sürekli çıkan yaramazlara göre düşünülmüş. Dikiş bilenlere şenlik var, hem hediye hem ticari uğraşı olabilir.
Çok hoş değilmi? Şirin mi şirin patik/çorap modeli. Çok çeşitler gördüm ama böylesini ilk kez görüyorum. Akıl akıl dan üstün bu demek sanırım. En ince ayrntısına kadar çok güzel anlatılmış. Teşekkür etmek gerekir böyle "yapıp ta kendisine saklamayan" paylaşımçıları. Adı üstünde "paylaşmak" hakkını verene hak verilir.
Önümüz sonbahar, sonra gelsin kış ve kışlıklar. Bu sıcaklar da çekilmez görüntüsü bile ama, böyle güzel ve değişik örnekler yaz kış dinlemiyor, e haliyle beni de mıknatıs gibi çekiyor. Bu güzel berenin yapılışı anlatılmış. Örgüyü bilenlere basit, bilmeyenlere de, eş dostun kapısını çalmak düşüyor. Haydi hanımlarburaya...
:) Bunu dikermisiniz, dikebilirmisiniz ve giyermisiniz bilemem ama arşivde bulunsun dedim. Çarşıda pazarda satılan dan ne farkı var, renk renk, puanlı, çizgili, dantelli dikin dikin giyin, hatta bikini yapın. Yapılışı burada...
Okul zamanı geliyor ya, kız çocuklarına alternatif çok, ama el emeği herşeyin yeri başka.Bu çok şık kalemlik diye yapılmış ama makyaj çantası olarak ben daha çok yakıştırdım. Yapılışı burada.
Bu resmi nette görünce çok hoşuma gitti, yabancıların düğün dekorasyonundan fikirler verildiği sitede görünce paylaşmak, arşive almak stedim. Evde böyle bir çok dantel var. Bu aralar davet sofralarına hoş bir fikir diye düşündüm. Ortasına takılan broş hava vermiş. Daha secenekler çoğaltılabilir. Kaynak...
Şu cola ve meşrubat açma halkalarından neler gördük neler, ama çoğu marjinal şeyler di, şöyle hanım hanım akılllı uslu bişey görünce kaçırmayım dedim. Noel ağaçlarına süs olarak tasarlanmış ama biz yaratıc hatunlar eminim bunu daha farklı şekilde kullanabiliriz. Amerkan Sanat Müzesinde sergileniyormuş kendileri. Buyrun..
Broş ve toka güllere bir yenisini ekliyoruz bugün. Dantel ve incinin yüksek uyumu burada da kendini gösteriyor. Yapılışı kolay ve malzemesi her evde olabilecek, veya alınabilecek türden. Seçim sizin zevk sizin.
Daha önceden kavanoz iğnelik paylaşımım olmuştu. Yine aynı yöntemle yapılmış bir iğnelik daha ama bu sefer devamı var, sepetiyle birlikte yapılmış bu set. Çok hoş olmuş. İğneliğin yapılışı var ama diğeri yok, sanırım eli iğne iplik tutan yapabilir. Sahibi burada, buyrun...
Efenim blogumuzun özüne dönelim artık...Bu tarz organizer/düzenleyici-toplayıcı , sepet, torba, kutu ne varsa favorimdir. Bunun modeli harika, hem şık durmuş hem de işe yaramış. banyoya, çocuk odasına, yatak odasına heryere konabilir. Yapılışı burada, suya dayanıklı naylon tarzı kumaşla daha büyüğü yapılırsa kirli sepeti bile olabilir. Seçenek çok.
Bir kaç gündür canımı sıkan bil fiil siyasi ve politik oyunlar, kalemi ve dilimi zıplattığı için bir kaç kelam etmek istedim Bir arkadaşamızın yorum-cevap şeklinde ki diyaloğumuzun devamını onunda iznine sığınırak paylaşıma açık devam ettirmek istedim. Demokrasinin bu yönü beni cezbediyor işte, ne kadar kitle toplum, o kadar paylaşım görüş düşünce demektir. Aslında bu blogumu diğerinden bu yüzden ayırmıştım, fikir ve siyaset yazılar arasında gündelik uğraşılar biraz abest kaçıyor du, ancak şu anda diğerine nazaran burasının izlenmesi çoğunlukta olduğu için buradan yazıyorum, ama belli bir zaman sonra yazılarımı taşıycam, O yüzden etiketlemiyorum.
Gelelim mevzuya, Sn.Aylin Ersan Hanım, güzel düşünceleriyle sayfamı renklendirmiş, karşıta olsa hem fikir de olsa diyaloglar fikirlerin benimsenmesini yayılmasını sağlıyor kanaatimce. Keşke herkesin bu konular da fikir sahibi olupta bunları cesaretle, saygıyla paylaşabilse...Diyorum bazen, hayat sadece yumurta kırmaktan, iki yüz bir ters ten ibaret değil...
Burada bahsedilen, toprak satışıdır, yatırım yada ticari amaç güdülerek yapılmış, halkın refahını ülkenin geleceğini düşünerek yapılan özelliştrmeler değil. Önce sapla samanı karıştırmıyalım. Bir ülkeye yatırım yapabilrisiniz ama o ülkenin bu yatırım aracını "çıkar güdümlere ortak olacak menffatler çerçevesinde mülkiyeten satın alamazsınız". Bu hangi firma olursa olsun, bu çok başka bir konu, sadece ülker değil, yabancı ülkeler de daha nice firmalarımız var, şubeleri, fabrikaları mağazaları olan. Onlar ticaretini yapar, ülkesini zenginleştirir, bizler de kârımızı yapar, ticaretimize bakar, ülkemizi ihracatla vergimizle kalkındırırz. buraya kadar güzel, buna kimsenin bir lafı yok. Ancak lütfen bundan sonrasını dikkat ediniz.
O saydığınız ülke/ülkeler "kendilerine yatrıma gelen firmalar sayesinde elde edilen geliri, halkına, vatanına geri dönüştürüyor, gayri safi milli hasılasıyla bize fark atıyor, varsa dışarıya borcunu ödüyor, varsa eksiği; yolu köprüsü barajı, inşa ediyor, halkının yapabileceği sanayiyi güçlendirip, yatırımdan aldığını yatırım yapıp işsizliğini çözüyor, ekonomisini düzeltiyor"
Peki biz ne yapıyoruz? yada ne yaptık? hiç bilançolara göz attınızmı yada raporlara baktınızmı...
Ben kısaca özetleyim isze (rakamsal bilgiler DPT alınmıştır)
Öncelikle 2003 yılından beri, yabancılara toprak satışının önünü açan yasayla birlikte sadece GAP bölgesinde 450 bin dönüm sulak ve verimli arazinin İsraillilere satıldığını hatırlatalım. Toplam 68 ülkenin 44 bin 740 vatandaşı 70 ilimizde 42 bin 884 mülk edinmiştir.
Yabancı maden şirketleri ülkenin 100 bin kilometre karesini ruhsatlı maden arama bölgesi haline getirmiştir.
19.07 2003’de çıkartılan “yabancılara gayri menkul satışına izin veren yasa” ile Türk topraklarında “ikinci talan harekatı” başlamıştır. Buna karşı bahsetiğiniz "biz yapınca gurur kaynağı oluyor da, yabancılar yapınca vatan hainimi oluyoruz" diye kastettiğiniz AB ne yaptı;
"1 Mayıs 2004 tarihinde AB hudutları içinde yabancılara toprak satışını yasakladı" yani sen "satmıycaksın ama alacaksın" neden israillilere hep peşkeş çekiliyor, son olarak "mayınlı arazilerin israillilere 50 yıllığına kiralanmak istenmesi tesadüfmü? İşte beğenmediğiniz hukuk nasıl lazım oluyor, anayasa mahkemesi engellemeseydi binlerce dönüm ekilebilir topraklar AB ve ABD istedi diye elden gidiyor du...amaç ne? yine siyonistlerin Ortadoğu da İsrail topraklarının "bizim sayemizde" daha da genişletmesini sağalamaktır, tıpkı zamanında ki siyonistlerin ABD önderliğin de, filistinin israile verildiği gibi. Bugün ne durumda filistin, ne toprak ne bayrak sahibi!
Ayrıca Ülkemizin 7/1 i yabancılara satılmış yine 7/1 kiralanmış durumdadır.
Önce çiftciye tahdit yasalarıyla üretim yasağı getirip elini kolunu bağladılar,sonra "yabancıya toprak" satılmasını serbestleştiren yasa ile çiftçinin ekip biçemediği toprağı yabancılara peşkeş çektiler! Çiftçiye pancar ektirmedin, ABD kota koydu diye, tütün ektirmedin, mısır ektirmedin, pamuk ektirmedin...Bu kotalar, IMF ve AB politikaları sebebiyledir. Onlar emrediyor, bizimkiler de “emriniz başımız üstündedir” deyip uyguluyor. Olan bizim gariban çiftçimize oluyor.
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın durumu özetleyen bir cümlesi var: “AB, meraları dahil edersek Türkiye’de 39 milyon hektar arazinin potansiyelinden korkuyor. AB pazar olmak istemiyor. Türkiye’yi pazar yapmak istiyor.”
Toprağından gelir edemeyen çiftçi kesimi aç kalmamak için toprağını yabancılara satmak zorunda kaldı!
Tıpkı zamanında filistine yaptıkları gibi!!
Yani komşumdan sade bir vatandaş gelip te, "şöyle denize nazır boğaza yakın bir arsa alayım, arada gelir kafamı dinlerim" masumiyetiyle toprak mülk almıyor, öyle olsun canımı yesin, gelsin bağımı bahçemi paylaşayım. Misafirperver halkız ya, ama keriz de değiliz...
Gelelim Özelleştirmeye;
"devlet kar edemediği, kendine yük olduğu kamu alanlarını, ülkenin yararına olacak şekilde demokratik yollarla, satar, pay verir, işletir" ama şıkır şıkır ileyen sanayi devi haline gelmiş işletmeleri, ABD istedi diye satıp, işçileri "4C" kanunu çıkarıp haklarını gaspederek kapıya koymak, özelleştirmek değildir...
Türkiye'de Son 24 Yılda 39 Milyar 600 Milyon 581 Bin Dolarlık Özelleştirme Yapılırken,(yani özelleştirme il akp döneminde yapılmadı) Bunun Yüzde 77.6'lık Bölümü 7.5 Yıllık AKP İktidarında Gerçekleştirildi. 2002 Yılı Kasım'ından Bu Yana Yapılan Özelleştirmelerin Toplamı 30 Milyar 304 Milyon Doları Buldu. Buna AKP Döneminde Yapılan 429 Milyon Dolarlık Bedelli Devir Uygulamaları Eklendiğinde 30 Milyar 734 Milyon Doları Aştı.
Vergiler, hazine, gelirler, ihracat, ithalat, piyangodan elde edilen fahiş paralar, trafikten, medyadan iş adamlarından kesilen cezalar ve bunun gibi daha aklıma gelmeyen muhtelif gelirlerlerin üstüne, özelleştirmeden, satıştan elde edilen 30 milyar doları aşan miktarı eklersek değil Türkiye, açlıktan sersebil olan Afrika bile kurtulurdu...Peki sonuç ne, işsizlikmi bitti, yatırımlarmı çoğaldı, ekonomi mi düzeldi, milli gelir tavanmı yaptı, gençlerin önümü açıldı, ülkem refahamı kavuştu? hiç biri olmadı. Elin adamı bunu yapıyor ama halkı ihya oluyor, bizde ki gibi, dayılar enişteler köşeyi dönüp, seçim zamanı makarna kömürle hatırlanan vatandaşları yok onların, Bu devranda iki şekilde yönetim var, ya kominist olucan, ya kapitalist, koministlerin sonunu gördük...yani millet kapitalizmin kaymağını, biz emperyalizin dibini yalıyoruz...Haa hiç mi iyi şeyler yapılmadı, elbet oldu, sezarın hakkını sezara veririz, ama "götürülenler" getirlienlerin yanında devede kulak kalınca, işte vatandaş ta bunları sorar, hem şahsına sorar hem sandıkta sorar...
Demokrasi demek anayasa demek, o ülkenin "toplum sözleşmesidir" ve aklın yolu birdir...Darbeye kesinlikle karşıyım, militer bir yönetime keza öyle, ama üniter yapıdan asla ödün vermem. Darbecilerle hesaplaşıcaksan, ölenlerle değil yaşayanlarla hesaplaş, sen anayasaya madde halinde koyuyorsun ama Adalet bakanın "zaman aşımından dava açılsa bile hüküm verilemez" diyor, kaldıki kaç kişi yaşıyor...sana çekilen muhtıralardan tank seslerinden hesap sor.
"İşine gelince hukuk işine gelmeyince guguk" hırs ve öç alma duygularıyla bir ülke yönetilmez, kurulmak istenen "federal islam devleti" uğruna, kendine engel gördüğün korktuğun herkesi, asılsız ihbarlarla, meçhul ihbarcılarla hapise atmak, bu ülkeye demokrasiye verilen en büyük zarardır, o zaman senin yaptığının "askeri darbeden" farkı ne... Heronlara ben inanmıyorum kim nederse desin, her tarafımı düşman sarmışken, AB İSRAİL ABD BARZANİ ve İÇ DÜŞMANLAR etrafımı kuşatmışken bana bu "ORDU" lazım, beni ve seni kurtaracak olan bu "ASKER" cemmatler değil...
Eskişehir Emniyet Müd. yazdığı kitabın başlıklarına bir göz attınızmı, garibim kimbilir neler gelicek başına!!
Ben taraf ta okuyorum, hürriyette okuyorum, zaman da, şafak ta, vatan da okuyorum. Abdurrahman Dilipakı, Ahmet Hakanı,Bekir Coşkunu, Yılmaz Özdili, yani hepsini okuyorum. Kimin ne yazdığını ne yazmadığının farkındayım, e ülke bu kadar bölünürken medya bile "yandaş-yoldaş-candaş" olurken, herkes işini bilir, ne yazıcanı bilir, üçüncü dünya savaşı medyanın verdiği gazla çımadımı? daha durun neler görücez...Staline, Hitlere gerek yok, hepsi içimzde...
Vibram firmasının piyasaya sürdüğü FiveFingers model ayakkabılar, tüm dünyada yeni ayakkabı trendi olma yolunda hızla ilerliyor. Kullanım çeşitliliğiyle kısa sürede büyük ilgi gören bu modeller, ayaklarınıza tam anlamıyla oturuyor ve giyenlere çıplak ayakla dolaşıyormuş hissi veriyor. Su, salon ve doğa sporlarında rahatlıkla kullanılan ayakkabılar, işlevsel olduğu kadar tasarımlarıyla da dikkat çekiyor.
Devlet memuru olmak için 800 bin kişinin ter döktüğü Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) soru veya yanıtların sızdığı iddiası, ‘güçleniyor.’ 10-11 Temmuz’da yapılan sınavın şampiyonlarını mercek altına aldı.
Radikal Gazetesi’nin haberine göre ‘KPSS şampiyonları’ndan (120 sorulu sınavda 110 ve üzeri net yapanların) en az 20’si, aynı evde yaşayan evli çiftler, kardeşler veya ev arkadaşları.
KPSS’de geçen yıl 120 sorunun tamamını yapan kimse olmamıştı. Bu yıl ise aynı sınavda 300’ü aşkın kişi 120 soruda 120 net doğru yapması, bu kişilerden bir kısmının aynı evde yaşaması, ‘Zor’ denilen sınavda ortalama doğru sayısının ise 61’de kalması ‘cevap anahtarı bazı evlere servis mi edildi’ kuşkusu yarattı.
10 HANEDE 20 ŞAMPİYON
Yapılan tespitlere göre, aynı adreste yaşayan en az 10 çift, kardeş ya da akraba, sınavda şampiyon oldu. İzmir’den N.B ve H.B, Sakarya’dan L.Ç ve S.Ç, Kayseri’den R.Y ve Z.Y, Ankara’dan N.S ve A.S, Malatya’dan E.Ö ve A.Ö, yine Malatya’dan R.N ve B.K, Ankara’dan H.A ve S.A, Kahramanmaraş’tan B.G ve İ.G, Afyonkarahisar’dan S.A ve H.A, İzmir’den M.S ve M.S’nin sınavda gösterdiği başarılar aynı.
İkili gruplar halinde aynı evde yaşadığı tespit edilen adayların bazılarının eş, bazılarının kardeş, bazılarınınsa arkadaş olduğu belirtiliyor. İsmi geçen adaylardan bazıları, tüm soruları doğru yanıtlarken, bazılarının birer, ikişer yanlış yaptığı görülüyor. İKAMETGAHLARI DA PUANLARI DA AYNI
Resmi kaynaklara göre Ankara’dan N.S ve A.S, Malatya’dan R.Y ve Z.Y, İzmir’den H.B ve N.B, Sakarya’dan L.Ç ve S.Ç, Malatya’dan R.N ve B.K eğitim bilimleri testinde 120’de 120 net yaptı. İkili olarak bu adayların ikametgâh adresleri de puanları gibi aynı. Ankara’dan H.A ve S.A’nın her ikisinin de 119 doğruya karşılık sadece bir yanlışı var. Eğitim bilimlerinde 117 doğru yapan E.Ö ile Malatya’da aynı evde yaşayan A.Ö aynı testte 111 doğru çıkarmayı başarmış görünüyor. İzmir’de M.S ve M.S çiftlerinin puanları da sırasıyla 113 ve 116 doğru çıkarmayı başarmış görünüyor.
Çiftlerin yanı sıra aynı evden kardeşler de başarılarıyla dikkat çekiyor. Afyonkarahisar’da aynı hanehalkından S.A ile H.A’nın her ikisi de sonuç belgelerine göre, Genel Yetenek testinde 56 doğru çıkarmayı başarmış görünüyor. Genel Kültür testinde ise adaylardan S.A 46, H.A ise 47 doğru yapmış. S.A eğitim bilimleri testinde de 120’de 120 net yapmayı başarmış görünüyor. Bu kişilere ek olarak bazı şampiyonların da aynı ilçelerde birbirine yakın mahallelerde yaşadığı görülüyor.
Eğitimciler ve bazı siyasi parti vekilleri, aynı evden ‘tam puan’ çıkmasının ‘soruların önceden alınmış olduğu’ yönündeki iddialara adeta kanıt teşkil ettiğini öne sürüyor. ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’ın bu kadar çok sayıda ‘çift’in birlikte tam puan yapmasına nasıl bir açıklama getireceği merak ediliyor.
‘DELİLİN DANİSKASI’
KPSS sonuçlarından memnun olmayan mağdur memur adayları ise sanal ortamda aynı sınavda tam puan ve yüksek puan yapan adayların sonuçlarını birbirlerine ve yetkililere ulaştırmaya çabalıyor. Adaylar, e-postayla isyanlarını şöyle anlatıyor: “Bu kişilerin T.C kimlik numaraları çarçaf çarşaf nette dolaşıyor fakat onların hiç sesi çıkmıyor. Üç ayrı karıkocanın eğitim sınavında bütün sorulara hiç yanlış yapmadan doğru yapması somut delil değil de nedir? Lütfen sesimize ses verin ve sesimiz olun bizler geleceğin öğretmenleriyiz çocuklarınızı eğitecek öğretmenlerin hırsız olmasına göz yummayın.”
KPSS denilen rus ruletin de bu kez mermiye denk geldi ve bammmm!! gecen yıl birinci bile net çıkaramaz ken, 500 kişinin eğitim bölümleri sorularını full çıkarması vahim mi sanıyorsunuz. Ben şaşırmadım, hatta bekliyordum da diyebilirim. Polislik sınavından sonra memur sınavı da beklediğim türdendi, sanrım sırada askeri sınavlar var, yada diğerleri... "hiç olmazsa giderken "benden" olanlar devletin içine girsin de gözüm arkada kalmasın"
İyi de aklı şaşkınlar, hadi diyleim soruları verenler düşünmedi sizinde mi kafanız çalışmadı, ama Allah adamın elini ayağını böyle dolaştırır işte. Hiç mi size denmedi "sakın hepsini birden yapmayın bir iki fire verin de dikkat çekmesin" diye...be akılsızllar, haramla aklını şaşıranlar, bugün orta öğretim öğrencisi bile kopya çekerken hepsini yapmıyor. Yanlız özür kabahatten büyük "elimizde kanıt yok" bakın ben size vereyim kanıt;
500 kişi 120 de 120 yapıyor bu bir kere şaibe teşkil eder, şüphe ve kuşku yaratır...
ve bir o kadar da, 120 anlaşılır diye 110 yapan var, yani yaklaşık 2000 e yakın kişi öne geçmiş durumda, ayıplı mal gibi! bundan ala kanıtmı var. Sanırım kadronuz dolmuştur ama açıkta kalan diğer ahbaplarınız a yazık şimdi, bak uyku tutmaz beni bu gece, bundan sonraki sınavları dört gözle bekleyeceğim...
Bu arada TGB (Türkiye Gençlik Birliği) YÖK ve ÖSYM hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş, ben size söyleyim, "Deniz Feneri" dosyasının yanına taşınır merak etmeyin Allahın günü çok...Merak ediyorum referandumda sandıklar sayılırken kaç yerde elektrik kesilecek, bilgisayar programları çökecek, kaç sandık mühürlenmeden sayılacak...Bu hırs bu diktataörlük var ken herşey olur canım Memleketimde...Haaa bu arada aklıma gelmişken, "heron" larla ilgili Genel Kurmaydan açıklama gelmediği için, topa tutulan yorumlar, yorumcular, sabık vatandaşlar aynı açıklama "ÖSYM" ve hükümetten gelmeyince o nacizane düşüncelerini açılkayıp bu beklentilerini ehlem ve sehlen bir tavırla bekleyeceklermi acaba? Sadece meraktan soruyorum, tamamen duygusal!!!
Hadi diyelim sorular el altından verilmedi de çalındı!!! eminim duyarlı ve hak yemez hükümetimiz bu işin üstüne arslanlar gibi pençelerini geçirecekler ve bu durumu çözeceklerdir...
Bu arada daha iddia halinde ki bu olay için nasıl suçu kesinleşmiş gibi bilmeden kanıt olmadan konuşuyorsun yazıyorsun diye soranlar olabilir, bende derim ki alıştık be gülüm suçu belirsiz insanların sadece "iddialarla" hapislere atılamalrına, yargılanmalarına...bu şahıslar şanslı ki en azından onları gece yarısı toplayıp göz altına alacak yetki kendilerinde...ama şimdilik tabii!!!
Bu konu hakkında araştırma yaparken bir vatandaş yorumu dikkatimi çekti;
"yazmayım dedim dayanamadım. 1- kpss eğitim bilimleri soruları bu sene gerçekten çok zordu. ilk defa çıkan tipte sorularla dolu idi.Çok çok nadir insan bunu tam olarak cevaplaya bilir. 2- 1995 yılında mahallemizden bir arkadaş ösys sınavından 3 gün önce soruları eline geçirdi. ist üni. de mühendislik kazandı. 7 senede zar zor bitirdi. hatta soruları almasına aracı olan sahıs x partisinin millet vekili idi. mahellede bilmeyen yok olayı. x partisi yazdım. isim verirsen tarafsın iddaasında bulunan arkadaş olabilir diye. beyler her kurumun içinden istediğin bilgiyi çıkarabilirsin yeterki paran ve adamın olsun. kimse banada çıkıp. bu 500 kişinin hepsinin helalı ile soruları doğru yaptığını anlatmasın. Bu arada bu hakkı ile doğru yapmayan kişiler gerçekten hiç kafaları çalışmıyor, bari insan bir kaç tane sallar yada boş bırakıp milleti uyandırmazlar. ama o kadar boş insanlar işe. not: bugün genelkurmay başkanının odası dinleniyor.ses kaydı ortaya çıkyıor.KPSS çocuk işi"
Hakikaten neden sevmiyorlar hukuku bu hükümet, ne alıp veremedikleri var, bunca iktidarlar geldi geçti, ordudan yargıdan bu kadar korkan bir hükümet görmedim, niye niye derken, a aaaa birde baktım ki bu "anayasa mahkemesi" bu "danıştay" nelere çelme takmış, neler neler yapmışlar, vay keratalar vayyyy...ama olmadı işte, ikdiarın her yaptığını onaylamassan, yasalar da neymiş deyip, orman kanununa izin vermezsen, emme basma tulumba gibi, her önüne gelene evet demezssen işte böyle sevmezler seni, yapma böyle ama, Halk kimmiş ki, Atatürk kim, Cumhuriyet kim, Vatan-Toprak kim, sat gitsin ver gitsin, sonra sen sağ ben selamet!!!
Hukuku niye sevmiyorlar?
“Mayınlı araziyi İsrail'e verelim” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“YÖK kadrolarına kimi istersek, onu alırız” yönetmeliği çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Maaşlı çalışanlar kümesteki yolunacak kazdır, bunların gelir vergisini artıralım” dediler, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Türkler kerizdir, tahvil gelirlerine yüzde 10 stopaj ödesin, yabancılar canımız ciğerimizdir, hiç ödemesin” uygulaması başlattılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Askeri yargıyı boşver, tanımayız” düzenlemesi yaptılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Memur ölene kadar çalışsın, çok istiyorsa, öldükten sonra emekli olsun” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Yabancı gelsin, canı ne kadar çekiyorsa o kadar toprak alsın” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Herkesin telefonu dinlensin, bu işin denetlemesini, Başbakan kimi görevlendirirse o yapsın” hükmüne vardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Memur kessin sesini, topluca şikâyet başvurusu yapmaya kalkarlarsa maaşları kesilsin” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Milli park hikâyedir, çevre raporuna filan gerek yok, nerede altın varsa, orayı siyanürlesinler” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Çiftçilik belgesi olmuş olmamış hiç önemli değil, ben kafama göre, kime istiyorsam ona tarımsal destek vereyim” dediler, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
“Erkek yapıyorsa çapkınlıktır, kadın yapıyorsa
zinadır” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.
Bayılıyorum bu adama, kalemine, diline...Fırsat buldukça hergün bir kaç köşe yazarı okurum. Bu dönemde bu baskılar arasında, bu "korku imparatorluğunda" Tayyip efendinin ümmeti arasından böyle cesaret ve yürek isteyen yazılar görmek hoş oluyor, hele Yiğit Bulutun bu günkü yazısından sonra bu yazı içime su serpti. Halkın nabzından yola çıkarak halkın adına soru sormak yerine, verilmesi istenilen cevaplara, çanak sorular soran programdan sonra,
dedimki;
cemmat ve biat kültürüne yeni bir ümmet daha kazanılmıştır, vatana ve millete "HAYIR"lı olsun !!!
Şimdi Sn.Bekir Coşkunun yazısıyla sizi başbaşa bırakıyorum, yazıyı okuyunca "ruhiyet-i halime" ayna tutulduğunu gördüm, kalemine sağlık üstad...
Verdiğim linkte yazının aslı bulunmaktadır, yapılan yorumları da okumanızı tavsiye ederim.
KRİZ
Memurla kriz... HSYK ile kriz... Anayasa Mahkemesi ile kriz... TÜSİAD ile kriz... İşçilerle kriz... Sendikalarla kriz... Ordu ile kriz...
Bu sıralar revaçta olan renk renk taçlar tokalar aldı başını gidiyor. Bunu görünce saç örgüsü sandım ama, "hasır" örgü tekniği ile örülmüş. Kurdele ile tok durmuş, hoş olmuş. Her renkten yapılabilir, her kıyafete şık durur. Biraz zor gibi geldi ama tekrarlanarak öğrenilebilir. Adım adım resimlenmiş nasıl örüldüğü. Gerisi siz el melekenize kalmış. Sahibi burada.
Sizlere sunduğum linkini verdiğim tüm çalışmaların gerçekten kaliteli ve özgün olmasına dikkat ediyorum. Sırf "yayın yapmak için, blogu doldurmuş olmak için" yapmıyorum. Gercek sahibinden, noktasına virgülüne dokunulmamaış paylaşımlardır hepsi. Bu yüzden gönül rahatlığı ile arşivimize aldığımız, hem kendime hem sizlere fikir ve yardım olabilecek çalışamalrın kalitesine güveniyorum. İşte buna örnek güzel bir çalışma daha. Kahfe filtrelerin den daha önce bir kaç çalışma paylaşmıştık, kaldı ki zaman zaman nette rastlıyoruz da, ama bu değişik, neden değişik; çünkü yapım aşamasında tonlama renklerle yapılan çiçekler sanki içlerinde "lamba " varmış gibi, ışık saçıyormuş gibi görüntüsü var. Ben ilk baktığımda bir ampülün içine yerleştirildiğini düşündüm ama değilmiş. Özellikle alttaki resimden bu fikre kapıldım. Üç farklı tonlarda suluboya yada su bazlı boya ile boyanan kağıtlar, şekillendikten sonra pipetler saplarını oluşturuyor. Diğer ayrıntılara buradan bakablirisniz. Bahçem yok, çiçeğim yok diye üzülmeyin ve hemen kolları sıvayın. Ayrıca düğün organizasyonların da masalara mükemmel bir görünüm sağlayacaktır
Hiç aklıma gelmez di böylesine bir fikir. Anneannelerimizden kalma bir gelenktir dokuma kilimler, ama bu şekilde "portföy" çanta olması çok değişik, çok marjinal olsada kullanılacak bir çanta. Kimsede olmayan, sizde olan bir çanta, zaten dokumasıı itibarıyla sert duracağı için bazı işlemler gerekmiyor. Hoş bir fikir.
Hergün bir başka yenilik bir başka yaratıcılık görmemek mümkün değil. Porselen fincanları bilezik olarak takarmısnız bilemem ama yürüken kullanırken dikkatli olmak lazım, zira "sırça köşk" oldunuz bile.
Pek sevimli oluyor bu japon işleri. Bu bot şeklindeki patiği sevdim, büyükler için bile yapılabilir. Renkler harika, yapılışı PDF formatında verilmiş. Adım adım anlatılmış. Sıcaklara bakmayın, önümüz kış. Karınca misali arşive atalım dedik, iyimi ettik bilmem. Kalın sağlıcakla...
Offf nasılda güzel görünüyor değilmi? Bu kavurucu sıcaklarda şöyle serin serin karpuzlu pastaya kim hayır der ki, hele orucu açtıktan sonra nasıl da güzel gider. Ama ne yazık ki bu pasta göründüğü gibi "karpuzla" yapılmamış. Sadece görüntü "karpuz" şeklinde. Olsun o bile insana yeter:) Daha önceden sizlere ara ara "dünya mutfağından" örnekler vericeğimi söylemiştim. Çok inceleyemedim ama sanırım bu hanım ABD patentli. Gerçi bu bol sulu bu meyve "beynemlinel" bir meyve olduğu için çok ta yöreselleştirmemek lazım, ama yapan kişinin vatanına toprağına hürmeten biz yinede bu sınıfa dahil edelim.
Malzemeler ve yapılışı anlatılmış, malum ingilizce ama bu aralar ev ahalasinin "ramazan" modunda ki iştahıyla baş etmek zor olduğu için, bu tarifi çevirmeye zaman kalmıyor. Gerçi bazı kelimelerden mantık yürüterek neyin ne olduğunu anlamak zor değil. Çözdüğüm kadarıyla, çilekli hazır pastataban alınıp, renklendrilmiş jöle veya krema ilavesiyle bu şekle girmiş. Gerisi zaten sizlerin maharetine bağlı, pasta yapan nice marifetli eller var. Bu arada "karpuz çekirdeği" kısmı ise parça çikolatalar dan yapılmış. Aslında google amcaya daha danışmadım ama belki de karpuzlu tarifler de vardır. Bu yazın sultanı sadece çatalda dilim, otellerin açık büfesinde süslenmiş heykel gibi olmaktan daha öte tarifler olacağına inanıyorum. Şimdilik bu kadar, çok bile kaldım:)
Yorum ve ziyaretleriniz için çok teşekkürler. Beğenilerinizi görmek bana her defasında şevk oluyor.
Kilolu byanlar için çok güzel "kamuflaj" niteliğinde bir fikirle karşınızdayım. Tabii fikir sahibi ve yapan kişi olarak değil de bunu size ulaştıran paylaşan olarak. Hepimizin vazgeçilmezi olan tunik tarzı kıyafetler de mutlaka yandan yırtmaç vardır, dikişin fizik kanunu gibi bir şeydir bu, ölçüler ne olursa olsun, baseni gecen her kıyafette bu yırtmaçlar bulunur. Ama biraz tombik olunca bu yırtmaçla olduğundan fazla "yırtılan" yırtmaç oluyor. İşte bu dantelle kapama fikri burada devreye giriyor ve iyiki de giriyor. Hem üstünüzde ki kıyafetin havası değişiyor, hem o çirikin görüntüler ortadan kalkıyor. Evde bulunan yuvarlak motifli danteller de bir başka şekilde değerleniyor. Ben çok sevdim hatta yukarıda yakada bulunan beyaz kısma bile eklenebilir. Dantel yerine şifon tarzı kumaş olabilir. Secenek çok, yeter ki isteyin. Ayrıntılara burada...
Ne kadar cici değilmi bu cüzdanlar, tam minik prenseslerinize göre. Tamamen el dikişiyle yapılmış şirin "cupcake" li Türkçemiz le, "pastalı kurabiyeli" cüzdanlar. Hiç makina kulanılmamaış, gerçi keçe çalışmalar genelde hep öyle oluyor, modeli ve cinsi makinaya uygun olanların dışında el maharetiyl dikiliyor ve hoşta oluyor. Daha doğal ve şirin oluyor. Ypılışı gördüğüm kadarıyla basit ve zevkli. Keçe severler buraya...
Bu nasıl bir güzelliktir böyle, niye daha önce aklıma gelmiyor diye kıskanıyorum ve kızıyorum. Resim çerçeveleri hem kendimiz hem sevdiklerlmiz için mükemmel bir seçim. Daha önce bir çok yenileme yada yapımına şahit olduk, onlarında ayrı bir güzelliği ama ya kumaş çiçekler kendimiz yapıyorduk yada benzeri bir çalışma için zaman harcıyorduk. Bu hazır plastik çiçekler koparılarak çerçeveye yapıştırılmış. Başka değişik çiçeklerden de yararlanilabilir ama bu ortancalar çok şık olmuş. Gelin gibi adeta, hatta içine bir "gelinle damat" yakışır diyorum. Yapılışı burada. Bunu mutlaka yapmak gerekiyor.
Tuttum bu önlüğü, ama neden bir sorun bakalım...Yani bu fikri tuttum. Hep T- shirt yenilemelerden çıktık yola, yolumuz düştü buraya. Buda bir t-shirt çünkü, ama yenileceğine amaç ve araç değiştirerek "önlük" olmuş. Hemde baya kullanışlı bir önlük. Bir kere penye suyu emer, benim gibi üstünü ıslatanlara için ideal (sorsanıza ama önlük takıyormusun diye, ııııhhh, ne önlük ne eldiven, sanki başka biri iş yapıyormuş gibi geliyor, buda böyle bir cins işte yani ben) Ayrıca o öndeki ceplere bayıldım, kaşık, kepçe, maşa doldur gitsin...tık tık...
Arkadaşlar yorumlara birebir cevap yazmaya zamanım olmuyor, aynı şekilde ziyaretlerim de azaldı, farkındayım ama ramazan çıkıncaya kadar mazur görün, yine de en ufak boşlukta gelicem yanlarınıza. O boşluğu bir bulsam, temalar beni bekliyor. Ara ara konuları hazırlayıp otomatik vitese bağlıyorum. Rabbim bu sıcaklarda güç kuvvet veriyor ama, yine de elden ayaktan düşmüyor değiliz, özellikle kışın geçrdiğim böbrek rahatsızlığımdan dolayı susuz kalan vücut biraz tekliyor anlıycanız. Neyse sayılı gün diyoruz. Bir yandan huzur ve rahatlık hepsini alıp götürüyor.
Başlığa daha yazamadığım ve aklıma gelmeyen ne kadar "hak eden" kelime varsa kullanmak istiyorum bu kolyeye. Ne "şa şa" var ne "abartı" nede "rüküşlük" Neden bunları illa tırnak içine aldım, çünkü kusurabkamasınlar ama takı yapan bazı arkadaşlara bakıyorum da öyle alakasız renkler ve modeller yapılıyor ki, bakarken bile yoruluyorum. Elbet zevk ve hobi yapana aittir ama, birazda göze kaliteye de hitap etmeli. Burada kıyaslama yapmıyorum, bana düşmez de zaten ama belki fikir, esinlenmek, değişiklik yapmak isteyenler için yada "tam benim yaptığım ve taktığım gibi" diyenler için bir alternatif diye düşündüm. Sadece kurdele ve inci, hepsi bu kadar ama sonuç şahane...Slide yapılışı var, sayfası ise burada...ve daha neler neler var...